satışın sırları

This gallery contains 2 photos.


This gallery contains 2 photos.



Hikâyeniz var mı hikâyeniz!

Artık ne derseniz deyin tüketiciniz bildiğini yapıyor. Onun aklını sadece markanızın etrafında oluşturduğunuz evren çeliyor. Potansiyel müşteriler kendilerini vaat ettiğiniz dünyanın bir parçası olarak görmek isterse ürününüzü satın alıyor. Peki, öyleyse sağlam bir hikâye nasıl yazılır? Ayrıntılı dosya Marketing Türkiye’de ama size kestirmeden 5 adımlık yol haritası;

1-Kökler: Kim olduğunuz, nereden geldiğiniz çok önemli. Sıfırdan zirveye tırmananlar, mütevazı bir mirası imparatorluğa çevirenler ya da bir kahramanlık hikâyesi olanlar çok şanslı. Yoksa da zararsız bir tanesini siz de yazın.

2- Kimliğiniz: Para kazanmak dışında varoluş sebebiniz, ne olduğunuz, ne için mücadele ettiğiniz. Sosyal amaçlı idealist yaklaşımlar müthiş hüsnükabul görüyor. Yoksa muteber bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi yapın.

3-Kişiliğiniz: Bu mücadeleyi kime, neye, hangi yerleşik anlayışa karşı verdiğiniz. Mücadeleci, özgür bir ruh sempati oluşturuyor. Pazarı baskılamış bir markaya karşı verilen cesurca mücadele sempati topluyor.

4-Başarınız: Mücadeleyi kazandığında hangi hayali gerçekleştireceğinizi dillendirin. Unutmayın hedefe ulaştığınızda tüketicinize vaat ettiğiniz dünyayı eksiksiz sunmalısınız. Müşterileriniz başarınızda katkısı olduğunu düşünmeli.

5-Yoldaşlarınız: Mücadeleyi verirken kimlerle kol kola girdiğiniz önemli. Bu noktada itibar en önemli kaldıraç. İtibarlı yol arkadaşları hızınızı artırır, geniş kitlelerce kabulünüzü sağlar.

 


1. İlişkilerin sona erdiğinde her seferinde kendini suçlama! Sevgilinden ayrılmak dünyanın sonu değil. Geriye dönüp bakma ve hayatına devam et. Senin için doğru insan ‘o’ olsaydı şu an bu durumda olmazdın.

2. Her şeye sahip olamazsın. Sahip olduklarının değerini bil ve onlarla mutlu olmaya çalış.

3.Birinden ayrıldıktan sonra başka insanların ilgi ve çabalarına karşılıksız kalma. Onları elinin tersiyle itmek yerine bir şans tanı. Sana hak ettiğin değeri vermeyenlere kendini sevdirmek için uğraşma. Yaralarını doğru insanlarla sarmaya çalış.

4. Kötü alışkanlıklarından biran önce kurtulmaya bak.

5. Her zaman tutkulu ol ve geride iz bırak.

6. Zekânın gücünü asla göz ardı etme. İnsanları zekânla baştan çıkarabilirsin.

7. Çocuk gibi davranmak erkekler tarafından genellikle tatlı bulunsa da eğer aşırı boyutlara ulaşırsa ‘ergen’ damgası yiyebilirisin.

8. ‘Zaman her şeyin ilacıdır’ sözüne inanma.

9. Kendini değiştirmeye çalışma ve değiştirmek isteyenlere de asla izin verme. Seni nelerin mutlu ettiğini bul. Hiç kimseyi kendi isteklerin doğrultusunda yontmaya çalışma.

10. Zamanı kendine ne tehdit olarak gör ne de ona çok umut bağla her zaman aradaki dengeyi sağlamaya çalış.

11. Kıskanç bir dost en kötü düşmandan beter. Herkese ‘dostum’ diye güvenme.

12. Güvenilir ol ama öncelikle kendine güven.

13. Zamanını akıllıca kullan boşa harcama.

14. İhtiyacın olduğu anda yanında olan insanlar gerçek dostlarındır.

15. Ne zaman istemediğin bir olayla karşılaşsan kendine “bundan daha iyisini hak ediyorum” de ve değişim için çaba göster.

16. Senin için en doğru kararları sen veririsin başkaları değil.

17. Özgüvenli gözükmeye çalışma başarılar elde ettiğinde zaten o özgüven kendiliğinden gelecek.

18. ‘Hayatının aşkında’ pek çok aşkı bir arada yaşamalısın.

19. Senin sevgine layık olmayan insanları düzeltmeye çalışma.

20. Sen de dâhil olmak üzere hiç kimse kusursuz değildir.

21. Hiç kimsenin seni kullanmasına izin verme!

22. Hiç kimse iyilik meleği değildir. Kötü yönlerini de kabullen

23. “İlk mesajı ben atmam” deme. İlişki çift taraflı bir şeydir.

24. İnsanlar kendileri başta olmak üzere herkese yalan söylerler.

25. Başkalarından saygı göreceğin bir hayata sahip olmak internet üzerinden ‘like’ almaktan daha değerli.

26. Kendini kısıtlama ve bazı şeyleri olacağına bırak. Kimseye ve özellikle de kendine açıklama yapmak zorunda değilsin.

27. Düşünmeden konuşma. Öncelikle söyleyeceklerini bir süzgeçten geçir

28. Kendini en iyi sen tanırsın. Hayatından memnun değilsen değiştirmek sadece ve sadece senin elinde.

29. İş hayatında ortaklık kurduğun insanlar sana yardımcı olmuyorlarsa ve bütün iş senin üstüne kalıyorsa rahatsızlığını dile getir ve gerekirse ortaklığı boz.

30. Sihirli bir değneğin hayatını değiştirmesini bekleme. Aradığın mucize aslında sensin.

İki şey


İki şey ‘Kalitesiz İnsanın özelliğidir: 1- Şikayetçilik 2- Dedikodu

 

İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer: 1- Bakış açısını değiştirmek 2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek

 

İki şey yanlış yapmanı engeller: 1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek 2- Hak yememek

 

İki şey kişiyi gözden düşürür: 1- Demagoji (Laf kalabalığı) 2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek

 

İki şey insanı ‘Nitelikli İnsan’ yapar: 1- İradeye hakim olmak 2- Uyumlu Olmak

 

İki şey ‘Ekstra Değer’ katar: 1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak 2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek.

 

İki şey geri bırakır: 1- Kararsızlık 2- Cesaretsizlik

 

İki şey kaşif yapar: 1- Nitelikli çevre 2- Biraz delilik

 

İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeyi sağlar: 1- Baskın yeteneği bulmak 2- Sevdiğin işi yapmak

 

İki şey başarının sırrıdır:1- Ustalardan ustalığı öğrenmek 2- Kendini güncellemek

 

İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır: 1- Niyetin saf olması 2- Ruhsal farkındalık

 

İki şey milyonlarca insandan ayırır:1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak 2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek

 

İki şey gelişmeyi engeller: 1- Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat) 2- Felakete odaklanmış olmak

 

İki şey çözüm getirir: 1- Tebessüm (gülümseme) 2-Sükut (susmak)

 

İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:1- Anne 2- Baba

 

İki şey geri alınmaz: 1- Geçen zaman 2- Söylenen söz

 

İki şey ulaşmaya değerdir: 1- Sevgi 2- Bilgi

 

İki şey “hayatta önemli olan her şey” içindir: 1- Nefes alabilmek 2- Nefes verebilmek

 

Giordano Bruno (16. asır İtalyan düşünürü)

 

16. asır Latin düşünürü Giordano Bruno. ARALIK 1548 İtalya doğumlu bilim adamı, rahip, filozof. Kilisenin dogmatik görüşlerine karşı bilimi savunduğu için (Kopernik’in “evren sonsuzdur” anlayışı) rahiplik mesleğinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Rahiplik mesleğinden ayrılması sonrasında İtalya’dan da ayrılmak zorunda kalınca Avrupa’yı dolaşıp bazı üniversitelerde kürsülerin başına geçmiş, eğitim vermiştir. Ama hem İtalya’daki geçmişi, hem de üniversitelerin bile onun görüşlerine hazır olmayışı sebebiyle belli bir yerde kalamamış, sonuçta tüm Avrupa’yı dolaşmak zorunda bırakılmıştır. 1592 de döndüğü İtalya da bir soylunun suçlaması üzerine (İsa ya hakaret ettiğine ilişkin bir suçlama bu) engizisyon mahkemesince yargılanıp hapse atılmıştır. Tam sekiz yıl boyunca engizisyon Mahkemesi’nin türlü işkencelerine maruz kalmış, yine de görüşlerini ve kitaplarını reddederek engizisyonca bağışlanmayı kabul etmemiştir. 17 Şubat 1600 de campo dei fiori de (çiçekler meydanı) önce dili kesilmiş, ardından da yakılarak öldürülmüştür. Onun günümüze kadar gelen “İKİ ŞEY” hakkındaki sözleri değerlerinden hiçbir şey kaybetmemiştir!

Dokuz kusursuz hareket…


Dokuz kusursuz hareket…

Evet yanlış duymadınız bir satış toplantısı sırasında yapılan ama yapılmaması gereken 9 kusurlu harekete, kusursuz satıcılar gözünden bakıyoruz..

1. Bir toplantı odası veya mahalinde, ziyaret ettğiniz insanlar sizden sonra odaya girdiler ise, mutlaka tokalaşmak ve selamlaşmak için yerinizden kalkın ve mümkünse onların yanınıza kadar gelmesini beklemeden siz onların yanına gidin.

2. Yanınızda sizi tanıtacak bir katvizitiniz olsun ve toplantı katılımcılarına uygun bir şekilde takdim edin. Bir satıcının tüm erişim bilgileri kartvizitinde olmalıdır. Mobil telefon numaranızı paylaşmak karşınızdaki potansiyel müşteri adayını özel hissettirir.

3. Asla ve asla mobil telefonunuz ile oynamayınız. Eğer akıllı telefonunuz da toplantı notlarını tutuyor iseniz, karşınızdaki kişiden maksadınız dahilinde izin isteyin.

4. Telefonunuzun sesini toplantıya girmeden önce sessize alın!

5. Karşınızdaki kişi ile bir samimiyetiniz olsa dahi, kendisine sadece adı ile ya da “sen” takısı ile hitap etmeyin.

6. Eğer toplantı anında bilgisayarınız açık ise, diğer katılımcılar söz aldığında, maillerinizi cevaplamaya girişmeyin.

7. Mutlaka zamanında toplantınız da olun ve en fazla 60 dakika içinde toplantınızı bitirmeye çalışın.

8. Toplantınıza gitmeden önce bir gündeminiz olsun ve tüm katılımcı taraflara kısa da olsa gündeminizi aktarın. Bu toplantınızın daha da verimli olmasını sağlar. Konunuz ile ilgili şirket içinde diğer katılımcıların da olmasını sağlayabilirsiniz.

9. Toplantınız da, kesinlikle ev sahipleri size yiyecek ve içecek ikram etmedikçe kendinize bir şeyler ikram edilmesini istemeyin.

Belki satış toplantınız içerik itibari ile istediğiniz gibi geçmeyebilir. Siz istediğiniz satışı yapamamış olabilirsiniz ama emin olun, bu müşterinize en önemli şeyi saygı ve güveninizi vermiş olursunuz.
Bir sonra ki toplantınız da başarı sizi bekliyor olacaktır.

alıntıdır…


BAŞARI YOLUNDA 70 ALTIN KURAL


Şampiyonluk için koşan atletler, yarışın koşulduğu saniyelerde değil, ondan önceki hazırlık döneminde kazanırlar. Antremanları aksatmayan, her gün farklılık yaratabilenler, yarış koşulurken önemli avantaj sağlarlar…


Aşağıdaki küçük yaşam örneklerini okuduğunuzda birini yargılarken bir kez daha düşünmeniz gerektiğini anlayacaksınız…

1.Hikaye

Trende giderken, bir baba, 3 evladıyla oturup, sürekli ağlayan çocuklarına hiç, susun, demeden yolculuğa devam ettiğinde ; siz ona ne gamsız adam, diyebilirsiniz. Ama sorsanız, belki de onlar hastaneden geliyorlardır ve bir saat önce çocukların anneleri ölmüştür ve eve dönüyorlardır.

2.Hikaye

Prof.Covey’in konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan 2 kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek, çok öfkelenmiş ve oğlumu küçümsüyorlar diyerek te çok üzülmüş. Yemek molasında oğluna, şunların kafasına çantamı indiresim geliyor, demiş. Oğlu; “anne o adam Finlandiyalı, burada simultane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk” demiş.

3.Hikaye

Havaalanında aktarma yapmak isteyen yaşlı bir hanım, uçağının 2 saat gecikmeli olduğunu öğrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmiş. Yanındaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak, okumaya dalmış. Bir ara bakmış ki, yanındaki koltuğu oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini açıyor ve yemeye başlıyor.

Kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış. Hatta canı o an istemediği halde, kutudan bir kurabiyeyi ağzına atmış. Her halde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artık anlamıştır diye düşünürken, adam bir tane daha ağzına atmaz mı? Hemen kadın da bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış, adam bir tane, kadın bir tane.

Sonuçta kutuda tek kurabiye kalmış, adam onu hızlıca kaparak ortadan bölmüş ve gülerek kadına ikram etmiş. O sırada, kadının uçağının alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş. Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, ne görsün ; kendi kurabiye paketi, hiç açılmamış olarak çantasında durmuyor mu?

Meğer, bunca zamandır adamın kurabiyesini yiyormuş. Tabii çok utanmış ama, artık iş işten çoktan geçmiş.

Sonuç :
Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz.


Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar.

– Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş
Kadın kocasına
– Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor. ‘ demiş.
Kocası ona bakmış, hiçbir sey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş.
Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devametmiş.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmıs, bak demiş kocasına
– Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba ?’
Kocası uzun uzun karisina bakmış; Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim’ diye cevap vermiş.

Hayatta böyle değil midir ?
Başkalarını izlerken gördüklerimiz, baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır.
Birini eleştirmeden ve hemen yargılamaya davranmadan önce Kalp(pencere) durumumuza bakmak ve ‘iyi’ olanı görmeye hazır olup olmadığımızı farketmek güzel bir fikir olabilir !…