satışın sırları

Archive for Temmuz, 2012

KARTALIN YENİDEN DOĞUŞU!


Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorundadır. Kartalın yaşı 40′a dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzunlaşır ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden birisini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya 
vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. 
Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir. Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız. Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan, geleneklerimizden ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız. Ancak geçmişin gereksiz safhasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü sonuçlardan tam olarak yararlanabiliriz. 

“Geride kalanları unutmak ve önümüzde bizi bekleyenlere ulaşmak için hedefinize doğru ilerleyin”

 

HASAN OĞUR

Elif & Mehmet Evcil (bu videoyu seyredelim gerçek evlilik ,gerçek sevgi ,şükür … nasıl oluyor anlayalım )


http://www.omurdedigin.com/video/elif-mehmet-evcil/

 

 

Gerçek bir başarı öyküsü- Panyee Fc


http://www.youtube.com/watch?v=fiRcHoq1Jho&feature=youtube_gdata_player

KAYBETMEK İÇİN DOĞANLARIN 10 ORTAK ÖZELLİĞİ


KAYBETMEK İÇİN DOĞANLARIN 10 ORTAK ÖZELLİĞİ
Kaybetmek için doğanların 10 ortak özelliği

Bir filozof, “Hayat doğduğumuzda hepimize bir mermer bloğu verir. Bazılarımız ondan güzel bir heykel yaparız, bazılarımız ise hoyratça peşimizden sürükleyip paramparça ederiz” demişti.

Kaybedenler de kazananlar gibi benzer ve farklı özelliklere sahiptir. Bazıları Leonard Cohen’in deyişiyle ‘görkemli kaybeden’dir. Bazıları ‘yokluğu anlaşılmaz’dır.

Bazıları kaybederken başkalarına da zarar verir. Bazıları ise ‘sadece kendine zararlı’ kaybedendir. Kazananlar gibi kaybedenler de, ‘felsefeli kaybedenler’ ve ‘felsefesiz kaybedenler’ diye ikiye ayrılabilir.

Kazanmak gibi, kaybetmek de bağımlılık yapabilir. Kaybetmişliğiyle barışmanın ötesine geçip, kaybetmeyi kimlikleştirmek de mümkündür. Bu bağlamda ‘param yok’ demekle, ‘ben fakirim’ demek arasında dağlar kadar fark vardır. Kaybetmeyi kimlik haline getirmek, -ki bunun Türk usulü versiyonu arabeskleşmedir- kaybetmeyi kalıcı ve ‘sürdürülebilir’ hale getirir.

Hiç kimse durduk yerde kaybeden olamaz. Kaybeden olmak için de bazı şekillerde düşünmek, bazı şekillerde davranmak, bazı şeylere inanmak gerekir. Kaybeden olmanın da yapılacaklar ve yapılmayacaklar listesi vardır. Kaybetmek için doğanlar pek fark etmeseler de, kaybetmek için de çaba harcamak gerekir!

Peki hayat oyununda kaybetmeye yatkın insanların, düşünce ve davranışlarında sıklıkla karşılaşılan ortak özellikler nelerdir?

1- İç disiplin yetersizliği

Başarısız insanların birinci ortak özelliği, irade gücü zayıflığıdır. Kendini içinden disipline ederek, bir amaca doğru harekete geçirememek bu insanların en büyük eksiğidir.

İrade gücü, insanın kendi iç güçlerini bir mercek gibi toplayıp, bu gücü bir amaca yöneltmektir. İradesi zayıf olduğu için kendini kontrol edemeyenlerin, olayları ve diğer insanları yönetmesini beklememek gerekir.

2- Zaman kullanım bilincinde zayıflık

Başarılı ya da başarısız herkesin 24 saati vardır, farkı yapan bu zamanı nasıl kullandıklarıdır. Başarmak istediği işleri, bir zaman çerçevesine oturtup, yani ‘işleri takvime bağlayıp’ sonra da kendini o programına göre denetleyenler, iyi bir kişisel organizasyon sistemi kurmuştur.

Belli bir amaç ve yön duygusuyla hareket etmeyenler, zamanının değerini de bilemez. Yapılacak işleri olanlar için zaman geçer, bir amacı olmayanlar içinse zaman döner! Sabah olur, öğlen olur, akşam olur, tekrar sabah olur!

3- Başarıyı dış faktörlere bağlama eğilimi

Bernard Show ünlü esprisinde, “Başarı tamamen şansa bağlıdır, inanmıyorsanız başarısızlara sorun!” der. Başarısızların, hayatlarındaki sonuç-ları kendi karar ve seçimlerine bağlamak yerine, kader, kısmet, şans ve şartlar gibi dışsal faktörlere bağlama eğilimi yüksektir.

Egolarını savunmak ve öz saygılarını korumak için, başarısızlığı “Rüzgar karşıdan esiyordu, hakem karşı tarafı tutuyordu” gibi dış faktörlere bağlarlar. Bu tutumun tehlikesi nedir? İnsanlar başkalarını ve şartları çok fazla suçlarsa, öğrenmeye zaman bulamaz.

4- ‘Saydı’ tipi düşünmeye yatkınlık

Başaranlar, önlerindeki şartlardan nasıl başarılı bir sonuç çıkarabileceklerini düşünür. Başarısızlık merkezli düşünenler ise, ‘başka şartlarda olsa-lardı’ neler yapabileceklerini anlatıp durur. Bu ‘saydı’ tipi düşünmedir. Bu tür kadınlar, ‘erkek doğsalardı’ neler yapabileceğini anlatırken, bu tür erkekler ‘kadın doğsalardı’ neler yapabileceklerini sayıklar.

Daha ilkokula bile gitmemiş olan İbrahim Tatlıses, “Urfa’da Oxford olsaydı, biz de giderdik” der! Kısacası, başarı sonuç alır, sevinir ve susar. Başarısızlık konuştukça konuşur. Çünkü elinden iş gelme-yenlerin, dilinden çok söz gelir! Cenap Şahabettin’in deyişiyle “Yerinde sayanlar yürüyenlerden daha çok gürültü çıkarır.”

5- Arabeskleşmeye yatkınlık

Başarısızlığa götüren tavırlardan biri de arabesk düşünmeye yatkınlıktır. Arabesk hayat görüşü sürekli bir ‘başarısızlık beklentisi’ içindedir. Kendini ‘bela paratoneri’ gibi görür.

Arabesk söyleyerek başarılı olunabilir ama arabesk bir dünya görüşüyle başarıdan başarıya koşmak pek mümkün değildir. Arabesk tavırlılar, söylemek yerine söylenmeye yatkın; anlatmaktan çok alınmaya eğilimlidir. Sürekli bir ‘kurban psikolojisi’ içinde kıvranır. Eziklik ile ezme içgüdüsü arasında savrulur, ‘doğru dozda tavır’ sorunu yaşarlar.

6- Atalet ve tembelliğe yatkınlık

Bir şeyi yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Onu niçin yapmanız gerektiğini de biliyorsunuz. İsterseniz nasıl yapabileceğinizi de biliyorsunuz. Yapmamakla neler kaybettiğinizi de biliyorsunuz. Yaparsanız neler kazanacağınızı da biliyorsunuz. Elinizi kolunuzu bağlayıp, yapmanızı engelleyen birileri de yok.

O halde sizin içinizde olup, sizi durduran nedir? Atalet!

Atalet, miskinlik, tembellik, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket etmek, yılgınlık demektir. Kaybedenlerin ana ruh hali, tembellik ve atalet psikolojisidir.

7- Kaybetme korkusundan kazanmaya kalkışmama

Bİr araştırma insanların “Ya başaramazsam” diye korkanlar ve “Ya başarırsam” diye korkanlar diye ikiye ayrıldığını göstermiştir. Pek çok insanda, başarısızlık korkusundan çok ‘başarı korkusu’ olduğu ortaya çıkmıştır.

Başarı korkusu, bazı kişiler-in başarılı olunca samimiyetlerini kaybedeceklerini, arkadaşları tarafından eskisi gibi sevilmeyeceklerini, ‘insanların onlara çıkarları için yaklaşacağını’ düşünüp, başarıdan uzak durması demektir.

Önemli bir diğer grup ise, ‘ya başarılı olduktan sonra zirvede kalamaz, gördüğümden eksik yaşarsam’ kaygısıyla başarıdan uzak durmaktadır. Kısacası, başarısızlar hem ‘ya başarırsam’dan, hem de ‘ya başaramazsam’dan korkarlar!

8- Psikolojik iç sabotajlara yatkınlık

Başarısız insanların beyninde, psikolojik iç sabotaj mekanizmaları bolca bulunur. Beyinleri adeta şizofrenik bir ikiye bölünmüşlük halindedir. Bir tarafları inşa ederken, diğer tarafları imha eder. Bir tarafları ileri iterken, diğer tarafları geri çeker.

Neyin doğru neyin yanlış olduğu, neyin ileriye götürdüğü, neyin geride bıraktığı konusunda net değillerdir. Başarı konusunda derin bir kafa karışıklığına sahiptirler. Kafası net olmayan insanların, eylemleri de net olmayacaktır. Nazımın bir deyişini biraz değiştirirsek, “Bana kafanızın içinde başarının net bir resmini yapabilir misiniz?”

9- Kendini geliştirmeye kapalılık, kurnazlığa yatmak

Azgelişmiş insanların, katakulli kapasitesi çok gelişmiş olur! İşini en doğru ve verimli şekilde nasıl yapacağına kafa yormak yerine, önce o işin kurnazlığına kafa yormak, tipik bir ‘azgelişmiş başarısız insan’ tavrıdır. Bu tür insanlar, ülkemizde çoğunluk olduğu için, yaygınlıktan gelen rahatlığa sahiptirler. Kurnazlık, otoriter ve azgelişmiş toplumlarda yaygındır.

Ege Cansen’in deyişiyle ‘bilgi açığını kurnazlıkla, beceri yetmezliğini ise kabadayılıkla kapatma’ eğilimi başarısızların karakteristiğidir. Başarısızların çoğu yeni şeyler öğrenmeye kapalı bir zihin yapısına sahiptir. Hayat ve başarı üzerine yeni şeyler öğrenmektense, kendi arabesk ezberlerini tekrarlamayı tercih ederler. Yaşadıkları olaylardan çıkardıkları dersler bile, daha önce çevreden duydukları kulaktan dolma fikirlerdir.

10- Başarı hakkında yanlış yargılara sahip olmak

Başarılı insanlar ‘başarının sırrı’nı bilir. Başarısız insanlar da bilir! Arada bir fark vardır, başarısızlar yanlış bilir! Daha da kötüsü, bazıları doğrusunu bilmek de istemezler! Çünkü başarının kendi ellerinde olabildiğine inanmak, insanı sorumluluk altına iter. Nasıl başaracağını öğrenip hayatının sorumluluğunu taşımak yerine, kişisel gelişim kitaplarını ve yazarlarını suçlamak çoğu insana daha kolay gelir.

Başarı da, futbol ve siyaset gibi, hemen herkesin fikir sahibi olduğu ama çok az insanın birinci sınıf bilgi sahibi olduğu bir alandır. Beynimiz başarı hakkında hurafeler ve ‘leylek hikayeleri’yle dolu. Başarısızların, yapması gereken ilk şey, başarı üzerine yeni şeyler öğrenmek değil, başarı hakkında bildiklerinin bazılarını unutmaktır!
Yazarı : Mümin Sekman
Kaynak : Milliyet Gazetesinde yayınlanmış bir makale.

ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİNİN 7 İŞARETİ


ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİNİN 7 İŞARETİ

Özgüvenin karşıtı olan özgüven eksikliği ise genellikle aşağılık kompleksi olarak tanımlanır. Özgüven hakkında çok önemli bir kitap yazan psikolog Don Hamachek aşağılık kompleksi ile ilgili 7 noktaya dikkat çekiyor.

1. Eleştiriye karşı alıngan olmak
Aşağılık duygusuna kapılan insanlar hata yaptıklarını bilseler de diğer insanların bunu vurgulamaları hoşlarına gitmez. Ne kadar yapıcı ya da naif olursa olsun her eleştiriyi kişisel bir saldırı olarak algılarlar.

2. Özgüvene uygunsuz cevap verme
Bu iki şekilde olur. Bazı insanlar kendileri hakkında iyi şeyler duymak için can atarlar ve sürekli iltifat edilmesinden hoşlanırlar. Diğer davranış biçimi ise tam tersidir. Özgüven eksikliği çeken bir grup insan ise kendileri hakkında pozitif bir şey duymak istemezler çünkü kendi hissettikleriyle çelişirler.

3. Aşırı eleştirel yaklaşım
Kendilerini iyi hissetmeyen kişiler başkaları hakkında iyi şeyler düşünmezler. İnsanların kusur ve hatalarını ararlar. Böylece kendilerinin çok kötü olmadığını kanıtlamaya çalışırlar. Bu insanlar çevredeki en akıllı, çekici, başarılı insan olmadıkları zaman akıllı, çekici, başarılı hissetmezler.

4. Suçlama eğilimi
Bazı insanlar aşağılık hissetmenin acısından kurtulmak için kendi güçsüzlüklerini diğer insanlara yüklemeye çalışırlar. Bu noktada kendi hataları için başkalarını suçlarlar.

5. İşkence isteği
Özgüvensizlik doruk noktasındayken başkasına zarar vermeye kadar varabilir. Başkalarını suçlama davranışı kontrol edilemez bir duruma ulaşabilir.

6. Rekabetle ilgili negatif hisler
Aşağılık kompleksi olan insanlar da herkes gibi bir oyunu ya da yarışmayı kazanmak ister ama böyle durumlardan kaçınırlar çünkü kazanamayacaklarını düşünürler. Birinci gelememe korkusu tamamen başarısız oldukları korkusuna kapılmalarına neden olur.

7. Yalnızlık ve çekingenlik eğilimi
Aşağılık duygusu olan insanlar diğer insanlar kadar zeki ve ilginç olmadıklarını düşündüklerinden diğer insanların da onları böyle göreceğini düşünürler. Bu yüzden sosyal ortamlardan kaçınırlar. İnsanlarla birlikteyken susmayı tercih ederler çünkü bunun yalnızca aptallıklarını ya da sıkıcılıklarını kanıtlayacağını düşünürler.

satışın sırları


satışın sırları= duyguları anlamaktır

satışın sırları= gez ,tanış ,oku ,paylaş

Göz teması kurun, rahat olun. *Kişiye ve konuya konsantre olun, kısa notlar alın. *Ön yargılarınızdan kurtulun.

KIYIDAN AYRILMA CESARETİ OLMAYANLAR, YENİ OKYANUSLAR KEŞFEDEMEZMİŞ

Satışın sırları= müşteri belirlemeyi düzenli bir faaliyet haline getirin

satışın sırları = müşterilerinizin isimlerine ve mevkilerine saygı duyun ve bilin

Satışın sırları = Başarsızlık olursa bile öğrenme olarak görün

Satışın sırları= çay içmenin nasıl bir silah olduğunu bilmektir

SATIŞIN SIRLARI = Kendinizi sevin ve güvenin

HASAN OĞUR

Satışın sırları = Sağlıklı yaşayın, iyi beslenin

Satışın sırları = Ailenize ve yakın dostlarınıza zaman ayırın

satışın sırları =müşterinin özel günlerini bilmektir( dogum günü ,düğün , v.s)

Satış ahlakının bir numaralı ilkesi şudur: Alıcıya yarar sağlamayan bir satış, satıcıya zarar getirir.

satışın sırları= satış sinyalini almalıyız

 

MEVLANANIN OGLUNA ÖĞÜTLERİ


   

Bahaeddin! Eğer daima cennette olmak istersen, herkesle dost ol, hiç
kimsenin kinini yüreğinde tutma!
Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma!
Merhem ve mum gibi ol! İğne gibi olma!
Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen,
Fena söyleyici!
Fena öğretici!
Fena düşünceli olma!
Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun
İşte o sevinç Cennetin ta kendisidir
Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan, daima üzüntü içinde olursun
İşte bu gam da cehennemin ta kendisidir
Dostlarını andığın vakit içinin bahçesi, çiçeklenir, gül ve fesleğenlerle
dolar
Düşmanları andığın vakit, için, dikenler ve yılanlarla dolar, canın sıkılır,
içine pejmürdelik gelir
Bütün peygamberler ve veliler, böyle yaptılar, içlerindeki karakteri dışarı
vurdular
Halk onların bu güzel huyuna mağlup olup tutuldu, hepsi gönül hoşluğu ile
onların ümmeti ve müridi oldular”
Mevlana oğluna der ki:*
*Bahaeddin!
Senin düşmanını sevmeni, düşmanında seni sevmesini istemen, kırk gün onun
hayrını ve iyiliğini söyle, o düşman senin dostun olur; Çünkü (gönülden dile
yol olduğu gibi, dilden de gönüle yol vardır)
Allah’ın sevgisini de onun aziz isimleriyle elde etmek mümkündür Allah
buyurdu ki:
Ey kullar, kalbinizde arınma olması için beni pek çok anmaktan geri
durmayın
Kalbinizde arınma ne kadar çok olursa, Allah’ın nurunun parlaklığı da kalpte
o nispette fazla olur
Nitekim, ekmekçinin tandırı ne kadar sıcak olursa, o kadar ekmek alır, soğuk
olunca ekmek almaz*
Yasam gülmeyi ,sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayi, dostluk sadik kalmayi bilenler
içindir!!!!

satışın sırları


satışın sırları= Keyif alın Keyif alın Keyif alın , satışın sırları= Takip edin, takip edin, takip edin , satışın sırları= Randevulara zamanında gidin., satışın sırları= Hata(ya da sorumluluk) sizdeyken başkalarını suçlamayın. , Hatırda kalır olun. Keyif alın. Başarı, iyi tecrübelerle ortaya çıkan bir performans ve özgüven seviyesidir., Başarı formülünüzü rakamlar aracılığıyla bulun. , Şansı çok çalışmanın yarattığını anlayın. , buda esas maddlerden Reddedilmeyi tekrar tanımlayın

satışın sırları= arabayla giderken yandaki araba üzerindeki web adresini almaktır, ik gazetesi okurken ik şirketleri potansiyel görmektir

HASAN OĞUR

SATIŞIN SIRLARI= SEKTÖRÜNÜZLE İLGİLİ ETKİNLİKLERDE BULUNUN, BUNLARI TAKİP EDİN (BENİM TABİRİMLE SALON ADAMI OLUN)

HASAN OĞUR

BU YAZILAR YAKLAŞIK 7000 FARKLI FİRMA ZİYARETİ ,300 DEN FAZLA FARKLI SUNUM , ÇÖZÜM ORTAKLIKLARI , 15 YILLIK BİR SAHA TECRUBESİ SONUCU ÇIKAN KAVRAMLARDIR HİÇBİRİNİ BEN BULMADIM BUNLAR BU İŞLE UĞRAŞAN HER İNSANIN TESBİTİDİR

HASAN OĞUR

Satışın s leri= ders çalışır gibi çalışmak ve ön hazırlık yapmak , Satışın s leri = konumuza veya ürünümüze çok iyi hakim olmak , Satışın s leri = rakiplerimizi iyi bilmek , Olumlu bir tutum geliştirin ve bu tutumu sürdürün, bu önrmli bir konu Hedefler belirleyin ve yerine getirin. Bir plan yapın

HASAN OĞUR

Satışın sleri = ulaşılabilir olmaktır, Satışın sleri=devamlılıktır, Satışın sleri= gözünün içine bakmaktır samimi olmaktır, Satışın sleri= duygulara saygı göstermektir,inançlara saygı göstermektir , satışın sleri= devamlı eğitim almaktır öğrenmektir, Satışın sleri = afrikada ayakkabı satmak kutuplarda buzdolabı satmaktır, Satışın sleri= maç sonucunu bilmektir,SATIŞIN SLERİ= NOT DEFTERİ, KALEM VEYA NOTEBOOK, IPAD YANİ YAZMAK

HASAN OĞUR

 

satışın sleri= satış 17:59 gelen müşteriye sabah 9:01 gelen müşteriye aynı bakmaktır

satışın s leri= 1) Kaybetme Korkusu 2) Kazanma İsteği dir

satışın sleri= rakibin arkasında atıp tutmamaktır

HASAN OĞUR

• Önce kendi evinde başarılı ol….


• Önce kendi evinde başarılı ol.
• Allah’ ın yardımını iste ve buna layık ol.
• Dürüstlüğünden hiç bir zaman ödün verme.
• İlgili kişileri unutma.
• Bir yargıya varmadan önce her iki tarafı da dinle.
… • Başkalarına akıl danış.
• Orada bulunmayan kimseleri savun.
• İçten, ama kararlı ol.
• Her yıl yeni bir konuda yeterlilik kazan.
• Yarının işini bugünden tasarla.
• Beklerken elini çabuk tut.
• Her zaman olumlu bir tavır takın.
• Mizah ve hoşgörü anlayışını kaybetme.
• Kişi olarak da, iş yerinde de düzenli ol.
• Hatalardan korkma; sadece o hataları yaratıcı, yapıcı ve düzeltici tepkiler gösterememekten kork.
• Yanında çalışanların başarıya ulaşmalarını kolaylaştır.
• Konuştuğunun iki katını dinle.
• Bütün yeteneklerini ve çabalarını elindeki işe yönelt, bir sonraki işini ya da yükselmeyi dert etme

W.Rolfe Kerr

Motivasyon oluşturmanın en etkili yolu çıtayı yüksek tutmaktır.


  • Motivasyon oluşturmanın en etkili yolu çıtayı yüksek tutmaktır. Büyük hedeflere ulaşmanın yolu da büyük amaçları küçük adımlara bölmek ve her gün bir adımını gerçekleştirmektir. Başardığınız her adım, yaptığınız her ilerleme bir sonraki ilerleme için gerekli olan güven ve isteği oluşturacaktır. Siz kalkın ve yürüyün, gölgeniz arkanızdan yürüyecektir. Yapılan bazı araştırmalar insanların sadece %10…’unun verilen işi yapamadığı için işten atıldıklarını göstermiştir. Kalan %90 ise başarılı insan ilişkileri kuramadıkları için çıkardıkları problemlerden dolayı işlerine son verildiğini göstermiştir. Başarıda ilk adım kadar son adımda önemlidir. Bir çok kişi son bir adım daha atmadıkları için başarıya ulaşamamıştır. Herkesin yaptığının bir fazlasını yapan şampiyon olur. yüzlerce yarış atı var, fakat şöhrete ulaşanlar diğerlerinden birkaç saniye daha hızlı koşanlardır.

    Eğer “büyük düşünerek” Mercedes sahibi olmayı istemiş ancak bir Renault Spring sahibi olmuşsanız üzülmeyin. Eğer Mercedesi hedeflemeseydiniz muhtemelen bu kadar sürede Renault’da alamazdınız. Büyük düşünmeyi bilmek kadar küçük de olsa başarılara sevinmeyi bilmek de önemlidir.
    Normal bir Müslüman cennete girmek ve cehennemde yanmamak için ibadet eder. Yani ödül ve ceza düşüncesi baskındır. Oysa Yunus Emre “ne cennetin yüzü, ne Cehennemin közü, bana seni gerek seni” diyerek misyonunu ortaya koymuştur. Gerçek liderler de kazanmak veya kaybetmek için değil yapmaları gerekeni yapmak için çalışırlar.Bir nehirde on kişi boğulmuş ise bunlardan en az sekizi yüzmeyi bilen kişidir. Yüzmeyi bilmeyen haddini bilir. Yüzmeyi bilen ise, “Ben her yerde yüzerim” der ve kaybeder.

    Unutmayın hiçbir şey başarı hissi kadar insanı kavgaya hazır hale getirmez… “Düşmanınız sizden küçükse onu affedin büyükse mücadele edin. Seçtiğiniz düşman-rakip kadar büyüyebilirsiniz.